Bu postacılar (Flying Monkeys) da tıpkı narsist yönetmenin kendisi gibi zihinsel özürlü olan tiplerdir. Yönetmen emir verir ve onun bu postacı ayak takımı da onun emirlerini asla ve asla sorgulamadan yerine getirir. Esasen hem narsist hemde etrafında ona hizmet eden yapıların – hepsi ama hepsi – tamamen ruhu olmayan birer biyolojik robotturlar.
Hayat dediğimiz kutsal akış biz kişisel gelişen varlıklar için günbegün sürekli ruhumuzda mevcut olmuş olan bilinçaltımızda yatan kalıplarla yüzleşerek onları sağlığına kavuşturup onları aleme salmakla geçerken, narsist yapının ise ömrübillah odaklandığı tek nokta ”kime hangi tür kötülüğü yaparak onun hayatını daha da çokça cehenneme çevirebilirim?!” ile olan meşguliyetidir. Nerede herhangi bir adaletsizlikle karşılaştıysan işte bil ki orada narsist içindeki şeytanlıkları dışa vurumuştur.
Vesvesenin alası ve herşeye karşı şüpheli yaklaşım onda, herşeye ihanet etmenin temelleri onda, insanları birbirlerine karşı kışkırtmak yine onda. O tam bir azgın bir delilidir ve delilikte diğer delilerle yarışır.
İsteyipte sahip olamayacığını anladığı herşeye karşı o düşmanların düşmanıdır. Onu reddetmiş olan kişlere karşı kendi dahada zorla dayatır araya aracılar koyar. Bu aracılar da ondan laf taşırlar onun düşman bellediğine. Bu postacılar denen tayfa ruhen çok zayıftırlar, ya aileleri tarafından itilmiş kakılmışlardır ya da ruhen genetik devralmışlardır narsizmi. Bunların bir diğer derdi de kendi ailelerinden hiçbir zaman alamamış oldukarı kişisel onayı başlarında bulunan o yöneticiden elde etmeye çalışmalarıdır. Oysaki onların grup başkanı da aynı dertten muzdariptir: Kişisel bir makbul görülmüşlük almış olan birisi ancak bu erdemsel ahlakı içinde yaşatıp yeşertebilir.
Postacılar aynı zamanda da içlerindeki kötülük potansiyeline de hizmet edip böylelikle egolarını daha da şişirirler postacı meslekleri sayesinde. Postacı hem laf taşır sağa sola hem kendi negatif enerjisini hemde yöneticisinin ona yüklemiş olduğu negatif frekansları taşır ve yükler sağa sola. Bu taşımacılık işi ise esasen çok alt boyutlardan (bilinçaltı boyutlarından) birilerine yüklenme usulü ile yapılır.
Burada en çok kullanılan bir yöntemi vereceğim sana bu konuya tam bir açıklık getirebilmek için: Varsayalım ki birisiyle bir sohbet halindesin ve bu sohbet esnasında karşındaki kişi sana birisinin senin hakkındaki negatif düşüncelerini aktarıyor. İşte tam da bu sırada senin ruhun inciniyor hakkındaki düşünülmüş olanlarla ilgili. Çünkü insanın en korktuğu şey toplumun gözü önünde beş paralık pula dönüşmüş olmaktır. Narsist şeytan işte tamda buradan giriyor insanın DNA’sını kırmaya! Onu toplumun gözü önünde gözden tamamen ucuzlatıp düşürerek!
O anda gerçekleşenler ise şunlar:
– sen hakkında konuşulup tartışılan bir şeyi duydun;
– ve kendini o an aşağılanılmış (ya da başkaca ruhunda yatan hislerin o an ortaya çıktığını) hissettin;
– ve dolayısıyla da toplum gözü önünde küçük düşürülmüş olduğunu hissettin;
– belki de sen kendinle geneli olarak barışıktırsın ama içine atılmış olan o zehir senin ruhunu tersdüz çevirmeyi başardı;
– ve akabinde ise senin o sana söylenilen düşünceler(in) senin moralini bozmayı başardı;
– ruhunun ışığının sönmeye başladığı an tam da bu andır işte… O an senin ruhun sönerken ruhundan giden enerji (ve esasen ışık/Nur) hem postacının parazit ruhuna akar hemde onun yöneticisinin ruhuna akarak onları biraz daha hayatta tutmayı başarır. Zira narsist tayfası Allah’ı inkar ettikleri için buna karşın Allah’ın yüce Nur’undan tamamen mahrum edilmişlerdir. Onlarda ışık yok senin anlayacağın, onlar onun bunun canını yakarak hayatta kalmalarını sağlıyorlar! Onlar birer asalak yaratık yani.
Postacı sana senin hakkında başkalarının ne düşündüğünü söylediği an, seni o kötü sözle manipüle etmeyi başardı. Üstelik postacıya yönetmeni tarafından verilmiş olan laf kalabalığı da sana bu sayede ulaştırılmış oldu. Narsist sistem seni senin gözünden düşürüp pul gibi harcamayı başardı. Ve senin moralinin bozulduğu andan itibaren narsist yapı bunu gördü/ya da hissetti ve zevkten o an dört köşe oldu, çünkü attığı taş hedefe ulaştı. İşte tam da o an narsistik yapı kendini üstün görmeye başlar herkeslerden, çünkü o birisinin morali iyiyken bu morali bozabildi o tam bir kontrol sapıklığı ustasıdır. İnsanların ortaya sergiledikleri hal ve hareketlerinden onların kendisinin nasıl hissettiklerini anlar – bu esasen harika bir kabiliyettir – ama narsist bunu hep kötüye kullandığı için iş değişir.
Peki sana şimdi soruyorum: Sen bu tür ortamlarla kaç kez karşılaştın şimdiye dek? Ve böyle bir olayın neden ve niye geliştiğini hiç irdeledin mi şimdiye dek? Bu çokta suçsuz gibi görünen bir şey insan yapısının sağlıklı ruh DNA’sını paramparça yapabilen çok kuvvetli bir mekanizmadır!
Ve işin en en acı ve çarpıcı yönü şu ki bu narsistlerin yediği haltı kimseler ortalara dökme derdine bile düşmemiş ve düşmüyor! Narsistik vakaların hastalıklarının inceden inceye işlendiğine ben hemde dünya çapında dahi rast gelmedim! Üstelik narsizm denen yapı çok çok sonsuz dallı budaklı bir konudur: Çok çeşitlilik ve alt üst türler gösteren bir mekanizmadır. Ee tabii burada sormadan edemiyorum ben ”neden narsizm doğru düzgün araştırılıp ayrıştırılmamıştır, neden?!?!?!?!?!”
Şems Sure Ayet 8 ve 9
Abdullah Parlıyan meali
… sonra da o insana kötü ile iyiyi, doğruluk ile sapıklığı birbirinden ayıracak özellik ve ölçüyü öğretene veya insanlara hayrı ve şerri, itaat ve isyanı ilham ile öğreten Allah’a.
Böylece Allah’a itaat ederek kim benliğini temizlerse, günah ve isyan kirinden kesinlikle kurtulmuştur.
Narsistik parazitlerin temelinde asıl yatansa şu ki kendi ruhunun içindeki bulunan dev açlığı ile yüzleşmekten tamamen korktuğu ve dolayısıyla onları umman bir vaziyette bastırmış olması ve dolayısıyla da bu bastırılmışlığın yan getirisi olarak onun içindeki barındırdığı insan dışı pislikleri başkalarının hatta empati özellikleri olan bir kişinin – onun yerine – hissetmesidir: Narsist çünkü kendini ancak bir başkasının ruhunun üzerinden hissedebilir ve var sayabilir. Çünkü o bir eklenti olarak yetiştirildiyi ya. Onun ruhu o kadar bir törpülenmiştir ki o kendi hastalığını ve hislerini asla algılayamaz hatta hissedemez o zaten de bu yüzden bir anti empatidir.
Ve o her deşifre edilişinde ise bir vuruşa/darbeye/atışa (final discard’a) uğrar dolayısıyla da vücudundan ve de ruhundan parçalar dağılır gider. O içindeki kurgulayıp kurmuş olduğu o şeytani sistemine ard arda çizikler/sıyrıklar alır hale gelir ve o dağılmaya başlar. Her çizik onda bir şok etkisi yaratır ve o çizik onu etkisiz hale gelir. Etkisiz hale gelen birisi halen ”ben birilerinin canını daha daha nasıl yaksam?” diye düşünmeyi bırakır artık ve düşer canının derdine.
Enfal 60. Ayet/kuranvemeali.com
Ey mü’minler! Düşmanlarınıza karşı bütün imkânlarınızı seferber ederek kuvvet hazırlayın ve beslenmiş, eğitilmiş savaş atları yetiştirin. Böylece, Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutun. Allah yolunda ne harcarsanız karşılığı size tastamam ödenir ve hiçbir haksızlığa uğramazsınız.
18.08.22