Önce narsistik ailelere doğar yeni narsizm adayları. Sonra narsistik ortam onu narsizme kilitler onun büyüme ve gelişme aşamasında. Akabinde ise narsizme travmatize edilen kişi içindeki hastalıklı halinin faturasını etrafına keser. Bu kesilen fatura hem etraftaki öteki diğer narsistik kabileye yönlendirilmiş olabilir hemde özellikle empat/diğerkamlık vasfına sahip kişilere doğrultulmuş olabilir.
Ve narsistin her bulunduğu yerde adalet veya bir düzen var diyemeyiz, çünkü onların hal ve hareketlerinin/eylemlerinin neredeyse hepsi hastalıklı bir şekilde. Şimdi kendin bir düşün, diyelim ki grip oldun sen ve hayatın o anda bile hastalık aşamasında zorlaşıyor. Ve bu narsist kabile grip filan değil, grip geçici ve insana zarar vermeyen bir hastalık türüdür. Bunlar gittikleri ortamı adeta cehenneme çeviren bir cinstenler.
Benim sitemi bir gez dolaş bak narsizmle ilgili neler öğrenecek ve şaşıracaksın ve zannetme ki benim anlattıklarımla narsizm anlatılmış bitmiş olur. Hayır!! Anlaşılan o ki narsizmin iç sistemini anlayabilmek hele hele onu anlatabilmek bir sonsuzluk yolucuğu bana göre. Dünyaca bu konuda başkaları tarafından da yazılmış olan sonsuz yazıları da bir oku bak ne göreceksin. Artık ben eminim, narsizm dünyayı % 90 orantısında yönetim durumunda. Sağlıklı olan orantı ise dünyaca %10’dur yine benim araştırmalarıma göre.
Ne şimdi, bizleri narsistik sistemler mi yönetiyor? Olamaz!! Olamaz!! Ee o halde bir örnek verelim burada: İşte sana bizleri yöneten narsistik bir sistemden bir tanesi: Reklam denilen mekanizma nedir peki? Günde bilmem kaç yüz defa televizyonda, radyolarda, videolarda bize zorla dayatılan o mekanizma ne peki?? Sen reklam seyretmeyi seviyor musun? Ben bir konuyu/filmi izlerken araya sokuşturulan zoraki bir reklamla karşılaşmak istemiyorum kardeşim!! İçinde bulunmuş olduğum o konuyla ilgili dikkatim dağılıyor – yani manipüle edilip başka konuya yönlendiriliyorum!! Ben o ürünü alacaksam zaten gider alırım, birisinin bunu benim gözüme kadar sokmasının ne anlamı var arkadaş? Ee şimdi ben o reklamdaki tanıtılan ürünü bilmiyorum tanımıyorum da mı o yüzden birileri onu bana zorla tanıtmak durumunda?? Adam ürününü satacak diye ben arada hurda oluyorum!! Peki bu adaletli mi şimdi Allah’ına sen söyle??! Bu akıllı geçinen zalim kabilenin pek bilmişliğinden öylesine sıkıldım öylesine sıkıldım ki anlatamam.
Bu reklamcı tayfası da kim Allah aşkına, kim bunlar ve neden bana zorla mal satmak istiyorlar benim irademe rağmen?? Bir de bu bölümü üniversitelerde Reklam Psikolojisi olarak eğitiyorlar!! Bu bir meslek dalı anladın değil mi sevgili okuyan?! Eğitimlerim aşamasında az kalsın bana da bu meslek bir üniversite tarafından dayatılacaktı, Allah korumuş beni bu adalet dışı zorbalıktan. Eğitimi verilen ve yasalmış gibi görünen bir üniversite eğitimi, ne kadar da zararsız görünüyor değil mi?? Şeytan da böyle ilerliyor işte ağzıma bal çalarak çürük meyveyi gagalıyor bana! Vayy canına!! 🙂
Reklam denilen zorba, bir sürüleri yönlendirme mekanizmasıdır.
Ayla Kurt
Burada daha fazla örnekler vermeyeceğim, bilmek isteyene her ilim kapısı sonuna kadar açık. Şimdi ben bir tanecik örnek verdim, sen anlamışsındır artık bu sistematik sistemin bu alemde nerelerde saklı veya gizli olabileceğini. Etrafımız bu tip şeylerle sarılı, manipülasyon denilen mekanizma her yerde ama gerçekten her yerde karşızıma çıkıyor. Adaletsizliği deşifre edip yerine adaleti getirmek her insanın görevidir.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Mustafa Kemal Atatürk
21.09.22